THERMİ LUTROPOLİ

Thermi Kaleleri, Thermi, Pigi, Komi, Nees Kidonies ve Mistegnon yerleşim alanlarının birleşmesi sonucu meydana gelmiştir. Midilli adasının eski şehir merkezinin 11 km. Kuzeyinde Thermi Kulelerini göreceksiniz. Buradan, Doğu kıyısı boyucunda 10 km. daha devam ederseniz Nees Kidonies bölgesine ulaşacaksınız



Thermi Lutropoli Bölgesinin sınırlarını oluşturan bu iki yerleşim alanının arasında Thermi Lutropoli Belediyesinin köyleri ve balıkçı limanları (Skales) bulunmaktadır.



Thermi, adını Yunanlılar ile Romalıların termal sularının tedavi edici özelliklerinden yararlanmak için kaplıcalar  inşa etmelerinden ve bölgeyi yazlık sayfiye yerine dönüştürdüğü dönemden itibaren almıştır. 

O zamanlar bu bölgede kaplıcaların koruyucu tanrıçası olan Artemis’e tapıyorlardı. Thermi bölgesinin 6 bin yıldır süren tarihi ve daha birçok özelliği burayı çok özel kılmaktadır: uçsuz bucaksın zeytinlikler, zakkumlar ve adanın en yeşil bölgesini oluşturan sel yataklarında bulunan sorgunlar. Ayrıca, Modern turizmden uzakta kalan, tepeler arasına gizlenmiş ortaçağ tarım köyleri.




Geleneksel binaların duvarlarında bulunan mermer kabartmalar, evlerin eşiğinde bulunan antik sütunlar, küçük taş parçalarıyla süslü sahiller, mucizevi manastırlar, eski kiliseler ve adım başı rastlayabileceğiniz küçük kiliseler bölgeyi gezenlere bölgenin uzun tarihini ve azizliğini hatırlatmaktadır
.



M.Ö. 3.000 yılında buraya yerleşen ilk toplumların Thermi bölgesini, bugün Pigi’den N.Kidonies bölgesine giderken rastladığımız doğal orman, akdeniz çalıları ve sayısız çam ağaçlarıyla kaplı bulmuş olmaları gerekmektedir. 

Ovalık bölgelerde, o zamanlardan itibaren ormanların yavaş yavaş otları temizlenmeye başlanmış ve böylece ev yapımı ve tarıma elverişli alanlar meydana gelmiştir. Aynı zamanda ev ve tekne yapımında, ısınma ve pişirmede ve özellikle seramik ocakların yakılması için kullanılan tahta büyük önem taşımaktayd.



5000 yıl sonra... İngiliz arkeolog Lamb 20. Yüzyılın başlarında bölgeyi ziyaret etmiştir. Petralonia sahilinde yürürken deniz tarafından aşınmış bu «şüpheli» tepeyi görür.

Dağınık olmayan, alçak taş duvarlara yerleştirilmiş taşlar, beyaz çakıllardan oluşan yatay katlar, küçük kömür parçaları, ateş kalıntıları, mor renkli seramikler!.



Daha sonra yapılan kazılarda erken Bakır Çağına (M.Ö. 2800-2400) ait 5 adet tarih öncesi  iki  adet de Sonraki Çağa (M.Ö.1600-1200 ) ait yerleşim alanları bulunmuştur. Birbiri üzerine inşa edilen bu bölgeler  bu küçük tepeyi oluşturmuştu.

O günden bügüne kadar deniz seviyesi tepenin yarısını «kaplayarak» ve tarih öncesi evlerin taşlarını sahilde toplayarak yaklaşık 3 metre yükseldi. Yapılan kazı çalışmalarından sonra bu arkeolojik alan koruma altına alındı ve tekrar toprak ile örtüldü. Ancak Midilli Arkeoloji Müzesinde görülen Thermi’nin tarih önce dönemden kalmış ender rastlanan seramik koleksiyonunu görenler, aslında geçen bu 5 bin yılda seramik sanatının ne kadar az gelişmiş olduğuna şahit olmaktadır!.

Roma dönemi için bügüne kadar şans eseri ve parça parça yapılan kazı çalışmaları bu bölgenin büyük bir kaplıca bölgesi olduğunu kanıtlamaya yetmiştir.Thermias Artemis tapınağının aranması esnasında yapılan kazı çalışmaları roma kaplıcaları kalıntıları ile mağazaların bulunduğu bir roma dönemi yolunu gün ışığına çıkarmıştır. Tapınak hala bulunmamış olmasına rağmen, geleneksel yapıtların taş duvarlarında bulunan iyon veya korent stilinde yapılmış sütunlar ve mermer yazıtlar tapınağın varlığını kanıtlamaktadır.



Büyük kültürel değişimin son yıllarında, Hellen- Roma kültüründen Hristiyan ortaçağına geçişte, Lesvos (Midilli) adasında, Şekspir’den yaklaşık bin yıl önce Longus tarafından dünyanın ilk tanınan aşk romanı olan «Dafni ve Hloi» yazılmıştır. Bu aşk hikayesi Midilli’nin merkezine yakın bir tarımsal bölgede- büyük ihtimalle Thermi’de- geçmektedir.

1961 yılında Paris’te yayınlanan VERVE dergisinde Lesvoslu sanat eleştirmeni Teriade (Stratis Eleftheriadis) tarafından Marc Chagall’a ait «Dafni ve Hloi» konulu 250 adet sıralanmış pastel çiziminin kopyaları yayınlanmıştır.  İsteyen bu çizimleri Midilli şehrinin biraz dışından bulunan Teriade müzesinde yakından görebilir.

M.S. 8. Yüzyıla kadar bölge, Roma dönemi zenginlerinin yankıları altında yaşar. 1204 yılında Lesvos, Venedikliler tarafından işgal edilir. Daha sonra tekrar Bizans’ın eline geçer ve 1335 yılında İmparator Yannis Palaiologos tarafından çeyiz olarak Cenevizli Françesko Gateluzo’ya çeyiz olarak verilmiştir.

Osmanlı Egemenliği boyunca 19. Yüzyılın başlarında ayrı küvetlere sahip «modern» mermer hamamlar inşa edilmiştir. 1997 yılından itibaren restorasyon yapılan bu hamamlar tekrar açılmıştır. Köylerde ve eski sokaklarda rastladığımız bir çok çeşme de Osmanlı yıllarına dayanmaktadır. 19. Yüzyılın sonlarında bir Türk işadamı tarafınan Sarlıca adlı otel inşa edilmiştir. 1970 yılında bürokratik sebeplerden dolayı o dönemde yeni çıkan yazlık anlayışına ayak uyduramadığından kapanmıştır.

Ancak «Sarlıca Palas» yıllar boyu adanın en «gözde» oteli olmayı ve Thermi bölgesine Roma yıllarının kaybolmuş büyüsünden bir tat vermeyi başarmıştır. 1912 yılında Lesvos Yunanlılar tarafından özgürlüğüne kavuşmuş olsa da 1922 yılına kadar Yunanlılar ile Türkler adada kardeşçe yaşamaya devam etmiştir. Savaşın sonunu onaylayan Lozan Anlaşması toplu nüfus mübadelesine neden olmuştur.

Anadolu’daki Rum nüfusun Yunanistan’a gelmesi ve buradaki Müslümanların Türkiye’ye gitmesi gerekiyordu. Mültecilerin çoğu Thermi Kaleleri, Komi ve Nees Kidonies köylerine yerleştirildi

 

 

PİGİ- KOMİ

 

Tenegia nehrinin kalkerli tepelerinde açmış olduğu çam ağaçlarıyla kaplanmış Thermi’nin batısında bulunan yol, muhteşem bir yürüyüş bölgesi oluşturmaktadır.

Yeşillikler içinde, Aziz Paraskevi kilisesinin (1859) bulunduğu Pigi köyünün meydanında çınar ağacının altında kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Daha sonra mülteciler gelip eski bir Türk köyü olan Komi’de yaşamaya başlamışlardır. 



Bu bölgenin sel yataklarında bülbüller ötmekte, başka bir yol ise bizleri Boğaların kurban edildiği, at yarışlarının yapıldığı ve panayırın sonunda ödüllerin verildiği çok eski bir geleneğe sahip Aziz Haralambos’a götürüyor. 

Tenegia’nın derin vadisinde keşiş olan (14. yüzyıl) Aziz Efthimiu ve Aziz İoanni’nin yaşadıkları muhteşem mağaraları da bulunmaktadır. Burada, Aziz Filippos’a ait olan üçüncü bir mağara daha bulunmaktadır.

Bunlardan birincisine ulaşmak kolaydır. Kuzeye doğru ilerlediğimizde Aziz Yeoryios plajına ulaşıyoruz. Daha sonra karşımıza tavernası ve güzel sahili ile Petalidi çıkıyor. Buradan Aziz Akindinon manastırını (17. Yüzyıla ait rahiplerin bulunmadığı bir manastır) ziyaret edebiliriz

 

 

MİSTEGMA- NEES KİDONİES

 

 

Yüksek bir bölgeye kurulmuş olan Mistegna köyünde Anadolu manzarasını görmek mümkündür. Kimisis tis Theotoku kilisesi (1860), çarşıda bulunan Çınarı ve birkaç kule evi ile yaz aylarında açık olan kiralık odaları, küçük tavernaları ve eski bir sahil kasabasının kalıntıları arasında bulunan çok güzel bir köydür.

Burada, dünyaca ünlü pembemsi Mistagna taşı da bulunmaktadır. Büyük bir yayla olan Plati’de çok büyük bir prohistorik yerleşim alanının yerinde küçük bir Bizans kalesi bulunmaktadır. Vadiden gelen nehrin etrafında, büyük ihtimalle bir Ortaçağ kasabası olan Kidonas’a ait  kilise ve ev kalıntıları bulunmaktadır. Gerçekten de Ayvalık’tan gelen mülteciler Balçık adlı türk köyüne yerleşip buraya Nees Kidonies (Yeni Ayvalık) adını vermiştir. Bu yükseklikten görülen manzara gerçekten muhteşemdir. 

Daha kuzeyde bulunan küçük köyden denizaltı ev kalıntılarını görmek mümkündür. Köy, Thermi Belediyesinin en kuzey ucunda bulunmaktadır. Bütün bölge, Belediyenin asıl yaşam ürünü olan zeytinliklerle doludur. Bu durum, köylerde bulunan birçok zeytinyağı imalathanesinden (yaklaşık 8) de belli olmaktadır.
Eski zeytin değirmenlerinin kalıntıları, su değirmenleri ve Plati ile Thermi’nin harabe rüzgar değirmenleri bizlere ekonominin eski gidişatı ile tahılların var oluşunu kanıtlıyor




Caminin yerine şimdi Aziz Yeoryios Hiopolitis kilisesi inşa edilmiştir.  Buradan taşra yollar ve çam ormanının içinden Tavros ile Aziz Paraskevi’ye ulaşılabiliyor. Aşağıda bulunan denizle çevrili kırmızı kayalıkta küçük liman bulunmaktadır.
Burada bulunan tavernalar muhteşem ortam ile iyi yemeği birlikte sunuyor. Ayrıca burada eski bir limanın iskelesi de bulunmaktır.